Kapatmak için ESC tuşuna basın

Huzursuzluk Varsa Anlam Yok Demektir

Modern çağın en yaygın salgınlarından birisi: Huzursuzluk.

Huzursuzluğun en büyük nedenlerinden birisi ise: Anlamsızlık.

Etrafınızdaki insanları bir düşünün. Kaç tanesi anlam arayışında? Kaçının kendi anlamını bulmak gibi bir kaygısı var veya onu bulmuş durumda?

Anlam arayışında olan insanlar kendilerini fikirleriyle, dünya görüşleri, hedefleri ve hayalleri ile tanımlarlar. Gerçek olanın peşinde olan bu kişilerle çok nadir karşılaşırız, çünkü toplumun az bir kısmını oluştururlar.

Peki kaç tanesi sahip olma ve daha çok tüketme arzusuyla yanıp tutuşuyor?

Bu insanları ise hemen ayırt edebiliriz, her yerdedirler. Kendilerini sahip olduklarıyla ve tükettikleriyle tanımlarlar. Birbirlerinin fikirlerine, ne olduklarına değil, nelere sahip olduklarına bakarlar.

”Eğer insan yalnızca sahip olduğu şeylerden ibaretse, onları yitirdiğinde, kendini de yitirecek, kim olduğunu bilemeyecektir. Böylece yaşamı yanlış kurmanın sonucunda ortaya yenilmiş, moralsiz, yıkık ve acınacak bir insan çıkar.” – Erich Fromm

Ne yazık ki içinde konumlandırıldığımız dünya bizi daha çok tüketmeye yönlendiriyor, hatta ne kadar çok sahip olursak o kadar mutlu olacağımızı söylüyor. Ne kadar çok bilir, üretir ve düşünürsek o kadar mutlu olacağımızı değil.

Dolayısıyla anlık zevklerin peşinde koşan, narsist ve bencil kişilik tipleri çoğalırken bir fayda katmanın, anlamlı şeyler üretmenin peşinde koşan kişilik tipleri git gide azalıyor.

Kimse ”ben ne verebilirim” diye düşünmüyor, ”daha çok nasıl alabilirim” diyor. Nedenini dahi bilmeden hep daha fazlasını istiyor. Çünkü insan kolay olanı seviyor.

İki seçeneğimiz var:

Ya konumlandırıldığımız o dünyadan çıkıp kendi anlamımızın peşine düşüp kendi dünyamızı yaratacağız ya da o dünyada teslim olmuş şekilde, ne yöne gittiğimizi bilmeden, huzursuz ve kaygılı bireyler olarak yaşamaya devam edeceğiz.

”İnsanın gerçekte ihtiyaç duyduğu şey, gerilimsiz bir durum değil, daha çok uğruna çaba göstermeye değer bir hedef, özgürce seçilen bir amaç için uğraşmak ve mücadele etmektir.” -Victor Frankl

Kendi Anlamımızı Nasıl Bulacağız?

Senelerini toplama kampında geçirmiş, insanın yaşayabileceği en büyük acıları yaşamış Victor Frankl, ‘İnsanın Anlam Arayışı’ kitabında yaşam anlamını üç farklı yoldan keşfedebileceğimizi söylüyor.

  1. Bir eser yaratarak ya da bir iş yaparak.
  2. Bir şey yaşayarak ya da bir insanla etkileşerek.
  3. Kaçınılmaz acıya yönelik bir tavır geliştirerek.

Birincisi, başarı yolu. Yaptıkça, ürettikçe anlama ulaşmak.

İkincisi, bir şey yaşamak (iyilik, doğruluk, güzellik gibi), doğayı ve kültürü yaşamak ya da bir insanı yaşamak, sevmek.

Üçüncüsü, umutsuz bir durum, değiştirilemeyecek bir kaderle karşı karşıyayken bile yaşamda anlam bulabilmek.

Sonuç olarak:

Hepimiz yaşamımızın anlamını bulmaktan sorumluyuz. Hepimiz kendimizi gerçekleştirmekten sorumluyuz.

Çünkü biz insanız, anlamlı şeyler yapmak, bir değişime sebep olmak, bir iz bırakmak için buradayız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir