Kapatmak için ESC tuşuna basın

Geçiciliğe Direndiğimizde Ne Oluyor?

Hayat demek, değişim demektir. Mevsimler, duygular, insanlar, biz… Her şey geçip gider. Akış, yaşamın doğasıdır.

Ama modern insan bu doğaya teslim olmakta zorlanır. Değişime ayak uydurmak yerine, onu sabitlemeye çalışır. Hep sürecek ilişkiler, sabit kimlikler, sarsılmaz başarılar ister.

Byung-Chul Han, “Geçiciliğe direndiğimizde, benlik daha da yoğunlaşır.” der.

Geçiciliği kabullenemeyen zihin, kendine daha katı, daha kırılgan bir “ben” inşa eder. Bu benlik, akışla uyum içinde değil, ona karşı bir savunmadır. Ve her savunma gibi, zamanla yorucu hâle gelir.

Geçiciliğe Nasıl Direniyoruz?

Sürekli genç kalmak isteriz. Estetik operasyonlar, gençleştirici ürünler, ölümsüzlük vaat eden yaşam tarzları… Hepsi geçiciliğe karşı bir meydan okuma içerir.

İlişkileri sonsuza dek sürdürmek isteriz. Ayrılık düşüncesi bizi ürkütür. Bitmiş ilişkileri gereğinden fazla uzatır, “hep böyle kalsın” diye tutunuruz.

Eşyaya tutunuruz. Sahip olduklarımızı yitirmekten korkarız. Biriktiririz, saklarız, nesnelere anlamlar yükleriz.

Başarısızlığı dışlarız. Hayatın inişli çıkışlı doğasını kabullenmek yerine, yalnızca sürekli başarı beklentisiyle yaşarız. Her tökezleme, benliğimizde derin bir tehdit gibi hissedilir.

Benlik Neden Yoğunlaşır? 

Zihin geçiciliği reddettiğinde, benlik önce yoğunlaşır; sonra bu yoğunluk esnekliğini yitirip katılaşır.

Sabit bir kimlik yanılsaması oluşur. Kişi, değişmez bir “ben”e tutunarak varoluşsal belirsizliği kontrol altına almak ister. “Ben böyleyim” cümlesi, çoğu zaman dönüşümden korkan zihnin savunma mekanizmasıdır. Oysa kimlik dediğimiz şey, durağan bir yapı değil; yaşadığımız her deneyimle birlikte sürekli şekillenen bir süreçtir.

Kırılganlık artar. Değişimi kontrol etmeye çalışmak, sürekli tetikte olmak anlamına gelir. Zihni gevşetmek mümkün olmaz; bunun sonucu da anksiyete, stres ve tükenmişliktir.

Benlik merkeze yerleşir. Geçiciliğe gösterilen direnç arttıkça, birey dünyayı kendi varlığı etrafında kurgulamaya başlar. Toplumsal düzeyde teşvik edilen bireycilik anlayışı da bu eğilimi güçlendirir. Kişisel başarı, görünürlük, “kendin ol” çağrıları, benliği sürekli ön plana çıkarır. Böylece benlik, ilişkisel olmaktan çıkar; kendi içine kapanan, her şeyi kendi referansına göre değerlendiren bir merkeze dönüşür.

Bu durum, narsisistik eğilimleri besler. Çünkü kişi, kendisini sürekli doğrulama ihtiyacı duyar. Başkalarının bakışına, onayına, takdirine bağımlı hale gelir.

Hayatın akışından koparız. Değişimi düşman bellediğimizde, onun getireceği yeni deneyimlere de kapımızı kapatırız. Böylece anı yaşamak zorlaşır; hayat, bir tekrara, bir mücadeleye dönüşür.

Geçiciliğe Alan Açmak

Geçicilik korkulacak bir şey değildir. Aksine, kabullenildiğinde hafifletici bir güce dönüşür.

Kaybetme ihtimali, sahip olduğumuz şeyleri daha derin bir dikkatle yaşamamıza imkân verir. Sabit olmayanı sevebilmek, kalıcılığı zorlamadan bağ kurabilmek, insanı daha esnek ve daha özgür kılar.

Doğu felsefesindeki “anicca” kavramı da bunu anlatır:

Her şey geçicidir.
Ve bu, bir kusur değil; varoluşun özüdür.

Sorun geçicilikte değil, onu reddetmektedir.

Hayat, sabitlik arayışıyla değil; değişime alan açma cesaretiyle derinleşir. Zihnin kontrolü bırakabildiği noktada, yaşam gerçekten hissedilebilir hâle gelir.

Çünkü yalnızca geçici olan şeyler, gerçek anlamda var olabilir.

***

📖 Önerilen Okumalar

Bu yazının düşünsel zeminini derinleştirmek isteyenler için:

  • Byung-Chul Han – Zamanın Kokusu
    Modern zaman algısının nasıl düzleştiğini ve geçiciliğe karşı duyulan direncin benliği nasıl etkilediğini derinlemesine işler.

  • Byung-Chul Han – Yorgunluk Toplumu
    Performans baskısı, tükenmişlik ve değişime karşı gösterilen direncin modern kökenleri.

  • Alan Watts – Güvensizliğin Bilgeliği (The Wisdom of Insecurity)
    Değişimle barışmak ve şimdiye kök salmak üzerine felsefi bir rehber.

  • Pema Chödrön – Her Şey Dağılırken (When Things Fall Apart)
    Belirsizlik ve geçicilik karşısında zihinsel esneklik geliştirmek üzerine derinlikli bir kitap.

  • Budist Felsefede “Anicca” Kavramı
    Her şeyin geçici olduğu gerçeğini kabul etmenin ruhsal özgürlüğe açılan kapısı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir